25 Aralık 2014 Perşembe


SAĞLIKLI BESLENMEDE YANLIŞ BİLİNENLER....
Sağlıklı olmak, ideal kilomuzu korumak, ince, genç ve dinç kalabilmek için hepimiz farklı yollar deneriz. Her okuduğumuz veya duyduğumuz kulaktan dolma uygulamaları hemen yaparız. Oysa sağlığın korunması ve kaliteli bir yaşam için en etkin yol, düzenli fiziksel aktivite yapmaktan, dengeli ruh halini korumaktan ve yeterli ve dengeli beslenmekten geçer. Kalıtımsal faktörlerin etkilediği bir çok hastalık beslenme ile yakın etkileşim içindedir.
Zayıflamak için aç kalmaya razıyızdır, ama hareketi hiç sevmeyiz ya da amaca ulaştıktan hemen sonra aktiviteyi bırakırız. Zayıflamak ve selülitsiz bacaklar uğruna piyasaya sürülmüş pahalı ve sonuç getirmeyen pek çok ürünü satın alır, sağlığımızı bozarız. Zor kilo verir, çabuk alırız. Kabızlık için pek çok bitkisel çayı iiçer barsak floramızın dengesini bozarız. Sporcu isek performansımız artsın diye veya vücudumuzun kas yapması için bilimselliği kanıtlanmamış içecekler veya proteini yüksek, enerji veren tozlar tüketiriz. Soğuk algınlığında, kemik erimesi veya yaşlılığı geciktirmek için vitamin tabletlerini doktorumuza danışmadan zamanlı zamansız bolca yutarız.
Bunun gibi pek çok yanlış ve kulaktan dolma bilgiler sağlığımızı tehdit eder. Bu yazımızın amacı beslenmenizle ilgili yanlış bildiğiniz uygulamaların doğrularını sizlerle paylaşmak, kaliteli bir ömür için kolay ve ucuz yolu anlatmaktır.
(Y: Yanlış, D:Doğru )
Y: Başkasını zayıflatan ya da şekerine iyi gelen diyet bana da şifa olabilir.
D: Her bireyin günlük enerji ve besin öğeleri (protein,karbonhidrat,yağ,vitamin ve mineral) gereksinimi farklıdır. Diyet,kişiye özeldir. Başkasına önerilen diyetler size zarar verebilir.
Y: Su içmesem de olur,gün boyu bol çay, kola veya meyve suyu içiyor, zaten susamıyorum.
D: İçilen çay, nescafe, meyve suyu, bitki çayı...vb. diğer sıvılar suyun yerine geçmez. Susama ihtiyacımızı karşılar ancak su gereksinimimizi karşılamaz. Suyun yerini hiçbir içecek tutmaz. Günlük 8-10 SB su tüketimi normalde yeterlidir. Bu miktarı güne bölün, susamasanız bile su içmeyi alışkanlık haline getirin. Ayrıca suyun kalorisi yoktur. Vücudumuzun susuz kalması (dehidratasyon) sağlığımızı olumsuz etkiler, bizi halsiz bırakır. Özellikle sporcularda antrenman veya yarıştan 15 dakika önce 1-1,5 SB serin sıvı alımı, antrenman veya yarış anında her 10-15 dakikada bir ½ SB sıvı alımı gerekir. Kaybedilen her ½ kg ağırlık için 2 SB sıvı tüketmek gerekir.
Y: Kasımı ve vücudumu geliştirmek için spor salonlarında önerilen proteinli özel tozlardan alabilirim.
D: Özellikle ergenlikte önem kazanan vücut gelişimi ve kas yapma adına proteinli tozların tüketimi gibi uygulamalar bilinçsiz kişilerce tavsiye edilmektedir. Fazla protein tüketiminin kas artışına neden olmadığı bilimsel çalışmalarda kanıtlanmıştır, üstelik fazla protein yağa dönüşüp vücutta birikir, sağlığı tehdit eder. Ayrıca steroid kullanmakta sakıncalıdır. Çünkü kas yorgunluğu,cinsel bozukluklar, büyüme geriliği,ses kalınlaşması gibi yan etkileri vardır. İyi bir kas ve vücut gelişimi uzmanlarca geliştirilmiş kişiye özel sağlıklı beslenme programları ve aktivitelerle olur.Kazanılan ağırlığın kastan mı yağdan mı geldiğini anlamak için özel tartılarla ağırlık antrenmanı öncesi yağ yüzdesi ölçümü yapılabilir.
Y: Yemek yerken karbonhidratlar (CHO) ile proteinleri karıştırmamak daha çabuk zayıflatır.
D: Böyle bir yanlışı asla denemeyin. Çünkü zaten ayıramazsınız , süt içtiğinizde veya yoğurt yediğinizde hem CHO hem de protein ve yağ yemiş olursunuz.
Y: Gün boyu tek tip gıda yemek daha çabuk zayıflatır.
D: Zayıflarken tek tip gıda tüketmeyin. Gün boyu elma ya da muz, sadece yoğurt+salata, sadece et+salata... vb yemek sağlığınızla oynamaktır. Sağlıklı beslenmek için bir öğünde özellikle 4 ana besin grubundan (et, süt ve ürünleri, tahıl, sebze ve meyveler ) birlikte yemeye özen gösterin. Bu tip karışık beslenme yiyeceklerin biyo-yararlılığını artırır. Örnek; nohutlu düğün çorba veya mercimekli, nohutlu pilav...
Y: Kahvaltı yapmazsam, düşük kalorili ve az sayıda öğün yersem daha çabuk zayıflarım.
D: Düşük kalorili ve öğün sayısı 1-2 olan yeme tarzı en zararlı uygulamalardan biridir. Kahvaltı yapmayan kişinin bazal metabolizma hızı (BMR) %8 yavaşlar, düşük ve düzensiz enerji alımı metabolizmanızın seyrini bozar, zor kilo verir, hatta şişmanlarsınız. Yeme zevklerinizi, damak tadınızı, sosyal yaşamınızı ve çalışma saatlerinizi uyum içinde dengeleyin. Seyahat ve toplantı öncesi ne zaman, ne yiyeceğiniz konusunda karar alın, uygulayın. Bunu yapabilirsiniz, yeter ki kararlı olun. Uzun süreli açlıklardan, geç saatlerde yemekten kaçının. Mutlaka kahvaltı yapın, en kötü şartlarda 1 bardak süt veya ayran için.
Y: Çabuk zayıflamak için salataları yağsız, sebzeleri haşlama yerim.
D: Günlük enerjimizin %25-30 unu yağlardan karşılamak, bunun yarısını yiyeceklerden yarısını da yemeklere ilave ettiğimiz yağlardan temin etmek sağlıklıdır. Böylece havuç, domates gibi sarı ve turuncu renkli gıdalarda bulunan yağda eriyen vitaminlerin emilmesi sağlanmış olur. Salatalara 1 tatlı kaşığı, sebzelere ise pişirirken 4 yemek kaşığı yağ ilavesi yararlıdır. Böylece hem aileden ayrı yemek yenmemiş ve pişirilmemiş olur hem de lezzetli, barsak çalıştıran, baharatı, soğanı ve sarımsağı ile antioksidantı bol sebzeler yenmiş olur.
Y: Her şeyi ye, ilaçla veya bitkisel ürünlerle zayıfla.
D: Şişmanlığın nedeni ne ise tedavisi de o nedenin giderilmesi ile olur. Çoğu şişmanlığın kökeninde hareketsizlik, fazla ve düzensiz yeme, fast-food gibi kötü ve yanlış beslenme alışkanlıkları yatar.Ancak nedeni ne olursa olsun dengeli - yeterli beslenmek ve enerjinin egzersizle ayarlanması yaşamın her döneminde sağlık için geçerlidir. Zayıflamak için ilaç kullanımı belli kiloların üstünde ancak doktor kontrolünde olmalıdır ve beslenme uzmanı tarafından düzenlenmiş bir beslenme programıyla birlikte yürütülmelidir. İlacın pahalı ve uzun vadede sonuç getirmiyor olması değerlendirilmelidir. Bitkisel ürünler ise tek başlarına asla kullanılmamalı, posa içerikleriyle tokluğu sağlayıp az yedirdikleri unutulmamalıdır. Bazıları diüretik veya laksatif (fazla idrara çıkma ve dışkılama) etkileri ile zarar bile verirler. Etiket bilgileri mutlaka uzmanlarca kontrol edildikten sonra tavsiye edilmelidir.
Y: Kolesterolüm yüksek ,yumurtayı ayda bir kez ya yerim ya yemem.
D: Kolesterolünüzü düşürmek için yumurtayı beslenmenizden kaldırmanız çok yanlış.Çünkü yumurta en kaliteli protein kaynağıdır ve haftada en az 2-3 kez yenmelidir.Yumurta yerine çok sevilen peynir tüketimi fazla miktarı ve yağı ile daha tehlikelidir,kolesterol içeriği de az değildir.Yumurta akı kolesterol içermez,yenebilir.
Y: Kırmızı et yerine bol tavuk veya balık yersem kolesterolüm düşer.
D: Tavuk ve balıkta da kırmızı ete yakın miktarda kolesterol vardır. Bu yüzden günlük tüketimi sınırlı olmalıdır. Kırmızı etin hayvansal yağı tavuk ve balıktan daha fazladır. Ayrıca balık, özel yağ asitleri içeriği ile LDL'yi (kötü kolesterol) düşürdüğünden haftada 2-3 kez tüketilirse kalp-damar sağlığı için iyi olur.








SAĞLIKLI DİŞLER İÇİN....
1. Bir çok diş çürüğünün oluşumu aylar sürer. Diş hekimine gitmek için dişlerin ağrıması beklenmemelidir. Yılda iki kez diş hekimine gidilmelidir .
2. Çocukluk dönemindeki beslenme diş sağlığı yönünden çok önemlidir. Kalsiyum, fosfor ve flor mineralleri yeterince alınmalıdır. Dişeti diş sağlığı ve sağlamlığı için gerekli C, A ve D vitamini eksikliği olmamalıdır. Süt, süt ürünleri ve taze meyvalar özellikle yararlıdır.
3. Sürekli yumuşak besinlerle beslenmekten kaçınmalıdır. Havuç, elma gibi yiyecekleri ısırarak yemek diş sağlığı için gereklidir.
4. Öğün aralarında rasgele yemekten ve şekerlemelerden kaçınmalı, her tatlı yiyecekten sonra ağız suyla çalkalanmalıdır. Asit, kola, gazoz gibi içeceklerden kaçınmalıdır.
5. Her akşam yatmadan önce ve yemeklerden sonra dişler tekniğine uygun olarakfırçalanmalıdır.
6. Dişler kürdan dahil hiç bir şeyle karıştırılmamalıdır. Diş araları temizliğinde diş ipikullanılabilir.
7. Sigara ve alkol diş sağlığı için çok zararlıdır.
8. Fındık, ceviz gibi şeyler dişlerle kırılmamalıdır.
9. Sakız çiğneme, ağıza kalem, parmak sokma, tırnak yeme, dudak, parmak, yanak ısırma, özellikle ilk okul sıralarında çeneye el dayama gibi alışkanlıkların dişler ve çeneiçin zararlı olduğu unutulmamalı, bunlardan kaçınmalıdır.
10. Çok soğuk ve çok sıcak yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalıdır.
11. Diş hekimi gerekli görmedikçe diş çektirmemeli, özellikle bilgisiz kişilere diş çektirmekten kaçınılmalıdır.
12. Çocuklara 2 yaşından sonra yalancı meme, biberon kullandırtmamalıdır.
13. Ağzı açık uyuma dişlere zararlı olduğundan burunda böyle uyumaya sebep olan tıkanıklık nedenleri araştırılıp ortadan kaldırılmalıdır.



24 Aralık 2014 Çarşamba


Uyuşturucu madde bağımlılığı 


Sakinleştirici ve uyarıcı etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği ve alınmadığında yoksunluk belirtileri doğuran kimyasal maddelere “uyuşturucu madde” adı verilir. Uyuşturucu madde bağımlıları, çoğunlukla kullanımı kontrol edebilecekleri düşüncesiyle madde kullanmaya başlarlar. Oysa bağımlılığın nasıl gelişeceği öngörülemez, bir kez kullanım dahi son derece risklidir. İlk kullanımdan sonra tekrar tekrar madde alma ihtiyacı doğar. Aynı uyuşturucu etkinin sağlanması için kullanım sıklığı ve/veya miktarı artar. Bu kısır döngünün yerleşmesiyle kişi bağımlılık sürecine girmiş olur.
Etkileri    Uyuşturucu olarak kullanılan maddelerin kimyasal yapıları birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek fiziksel ve psikolojik tahribata yol açarlar. Uyuşturucu maddelerin hiçbir güvenli kullanım şekli yoktur. Kullanan herkes için bağımlı olma riski eşittir. Hücrelerimiz vücuda giren her maddeyi tanır ve bir daha unutmamak üzere hafızasına alır. Hücresel öğrenme süreci denen bu durum herkes için geçerlidir.
• Aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi normal yaşam ve davranışlarından uzaklaştırır.
• Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmlarına/kanamalarına sebep olur.
• Tüm iç organların zarar görmesine ve buna eşlik eden bir dizi hastalığa neden olur.
• Zehirlenmelere ve bu yolla gelen ölümlere sebep olur.
• Uyuşturucular, bireyin çevreye uyum yeteneğini azaltır. Bağımlı giderek aileden ve çevresinden kopararak, yalnızlaşır. Çoğu zaman bu tabloya ağır bunalımlar eşlik eder.

Ne yapmalı?

• Eğer kişi maddenin etkisi altında ise onunla bu durumda konuşmanın yararı olmaz.
• Kendinizi hazır hissetmeden onunla konuşmayın.
• Açık, samimi ve inandırıcı olun, öğüt vermeyin.
• Genellemeler yapmaktan kaçının.
• Korkularınıza dayanarak konuşmayın.
• Onu etiketlemekten kaçının, çünkü “kullanıcı olarak” etiketlenen kişiye yaklaşmak çok zordur.
• Önyargılarınızın farkına varın (“Bunlar iflah olmaz”), böylece yanlış iletişim kurma olasılığını azaltırsınız.
• Kendinizi onun yerine koymayı deneyerek onun düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın.
• Uzman yardımı alması için samimi bir yaklaşımla onu ikna edin.

Ne yapmamalı?

• Kabullenmeme-İnkâr: “Yok, benim çocuğum asla kullanmaz.”
• Kendini ve eşini suçlama: “Bu çocuk senin yüzünden böyle oldu.” “Biz iyi anne-baba olamadık.”
• Hayal kırıklığı, çaresizlik duygusu: “Ben seni bunun için mi yetiştirdim?” “Her şey bitti, artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz.”
• Öfke: “Benim böyle bir çocuğum olamaz!”
• Çocuğu suçlama ve aşağılama: “Senden hiçbir şey olmaz.”
• Uç kararlar alma: “Okul hayatın bitti.”

Tedavi için

Madde kullanan ve tedavi olmak isteyen, bu konudaki problemlerine çözüm arayan kişi ve yakınları hastanelere bağlı Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezleri (AMATEM) ile psikiyatri kliniklerine başvurarak tedavi olabilirler. Hasta ve doktor işbirliğiyle yürütülen tedavi, 2-6 hafta arasında hastanede yatarak arındırma ve bir yıl süre ile psiko-sosyal tedavi şeklinde gerçekleşmektedir.
En iyi korunma yolu hiç başlamamaktır.

Maddeden kurtuluş mümkün

• Bağımlılık düzelebilir ancak tam olarak iyileşmenin gerçekleşmesi için ciddi bir çaba ve zaman gerekmektedir.
• Kişinin tedavi olmayı istemesi ve kendini hazır hissetmesi en önemli aşamadır.
• Bu süreçte doğru iletişim ve bağımlının yaşadıklarını yakınlarıyla paylaşması önemlidir.
• Bağımlılık tedavisi kişiye, kullanılan maddenin cinsine ve kullanım süresine göre değişiklik gösterir.
• Maddeyi kişinin tek başına bırakması neredeyse imkânsızdır, muhakkak uzman yardımı alınmalıdır.


21 Aralık 2014 Pazar


Anket, önceden belirlenmiş sorular aracılığı ile sistematik bir bilgi toplama yöntemidir.

  • Anketimizin amacı ne?
  • Hangi/nasıl bilgilere ihtiyacımız var?
  • Anketi kim hazırlayacak?
  • Daha önceden yapılmış, referans alınabilecek bir çalışma var mı?
  • Anketi hazırlamak için gerekli olacak kaynaklar neler?
  • Bu bilgileri kimlerden toplayabiliriz? (Ulaşmaya çalıştığımız bir hedef grup var mı? Yaş grubu, cinsiyet, eğitim durumu …)
  • Hedef grubumuz kaç kişi?
  • Anketimizin uygulama yöntemi ne olacak? (Yüzyüze, mail, telefon, posta …)
  • Sonuçları kim kullanacak?
  • Topladığımız verilerin analizi nasıl yapılacak ve nasıl raporlanacak?
Adım 1) Anket sorularına ve soru tiplerine karar vermeliyiz. Aklınıza gelen tüm soruları not edin. Öncelikli olarak mükemmel soruları aramıyoruz. Ama, sorularımız;
  • Açık ve net: İfadeler net ve kolay anlaşılır olmalı. Anketi cevaplayan kişiler kullandığınız teknik terimleri bilemeyebilirler. Sorularınızdan herkes aynı anlamı çıkarmalıdır.
  • Geçerli: Nasıl bir şeyin ağırlığını metre ile ölçemezsek, sorular da, cevaplanmasını istediğimiz konularla bağlantılı olmalıdır.
  • Kısa: Sorularınız çok uzun olmamalıdır. Karşınızdakinin kafasını karıştırıp dikkatini dağıtacak uzun sorulardan kaçının.
  • Belirli: Sorularınız sadece ölçmesi gereken konuyu sormalı.  Aynı cümle içinde birbirine bağlanmış birden fazla soru sormayın. Tek bir soruda tek bir konuyu sorun.
  • Anlaşılabilir: İfadenin herkes tarafından anlaşılır olduğundan emin olun. Gerekiyorsa ek açıklamalar yapın. Teknik terimlerden kaçının.
  • Ölçülebilir: Özellikle cevapların birbirinden tam olarak farklı olduğundan emin olun. Birbirine yakın cevaplar sorularınızı cevaplayan kişilerin kafalarını karıştırabilir.
Anketleri hazırlarken kullanabileceğimiz farklı soru tiplerine göz atacak olursak;
Derecelendirme Soruları: Bu tip sorularda, sorulan konunun belirli kriterlere göre derecelendirilmesi istenir. Mesela bir ürünü 1’den 5’e kadar puanlamaları istenir.  Bazı anketlerde ise insanlara verilen ifadeye ne kadar katıldıkları sorulur.
Bir evin pencereleri geniş olmalıdır:
  1. KESİNLİKLE KATILMIYORUM
  2. KATILMIYORUM
  3. KARARSIZIM
  4. KATILIYORUM
  5. KESİNLİKLE KATILIYORUM
Kullandığınız  ürünümüzü 1 ile 5 puan arasında değerlendirir misiniz?
Tercih Belirleme Soruları: Cevaplayıcılara seçenekler verilir ve tercih belirtmeleri istenir.
Hangi ürünlerimiz kullanıyorsunuz?
  1. Çikolatalı pasta
  2. Su böreği
  3. Damla sakızlı dondurma
  4. Meyveli kurabiye
  5. Hiçbiri
Yorumlar ve Açık Uçlu Sorular: Net cevapları olmayan, yoruma açık sorulardır. Değerlendirmesi zordur ve uzmanlık ister. Bu tip soruların otomatik olarak istatistiği de alınamaz.
Demografik Sorular: Demografik sorular cevaplayanların  cinsiyet, yaş, eğitim, gelir düzeyi, medeni hal  gibi kriterlere göre daha küçük gruplara ayırmak için kullanılır.
Anket bu tip kriterlerin cevaplar içindeki ağırlıklarını ölçmeyi hedefliyorsa, bu tip sorular önem kazanır.
Adım 2) Anketin başına bir giriş yazısı oluşturmak. Anketin ne amaçla yapıldığını, toplanan bilgilerin nasıl kullanılacağını, kişisel önem arz eden bilgilerin gizliliğinin korunacağına dair bir yazı, anketi  cevaplayan kişileri bilgilendirir ve rahatlatır.
Adım 3) Örnekleme yapmak ve anketi yaymak: Anketimizin uygulamasını yaptığımız aşamadır. Belirlediğimiz anket yöntemine (Yüzyüze, mail, telefon, posta …) uygun olarak, belirlediğimiz hedef grupta anketimizi yaparız.
Adım 4) Cevapların toplanması.
Adım 5) Toplanan cevaplardan incelenerek anket raporunun oluşturulması:  Eğer doğru soruları, doğru şekilde, doğru gruplara sorduysanız,  (her ne kadar uzmanlık gerektirse de) fazla zorlanmadan halledebilirsiniz. Öncelikle kendinize uygun değerlendirme tekniğini belirleyin. En çok kullanılanlardan biri, frekans dağılımını ölçmektir. Yani ankete verilen cevapların basitçe sayılması ve gruplandırılmasıdır.



Pelin Turan 1989 yılında Ankara 'nın Beypazarı ilçesinde doğdu ilk ve orta öğrenimini Beypazarı'nda tamamladı.2010 yılında Hitit Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümünden  mezun oldu.Amasya Üniversitesi Pedagojik Formasyon eğitimine devam etmektedir.Hemşirelik mesleğinin dördüncü yılını çalışmaktadır.